Osmanlıca Derslerimiz Başladı

Osmanlıca Dersimize besmeleyle başladık. Her Çarşamba 17.00 de Üsküdar şubeye bekleriz.

Milletleri millet yapan ve o milleti diğer milletlerden ayrı bir millet yapan temel esaslardan birisi de o milletin kullandığı dil ve alfabesidir. Dil; fikir dünyasının tezahürüdür, kendini ifade edebileceği iletişim aracıdır. Milletin hatırası, ruhu, özü, mayasıdır. Dilini kaybeden milletler, hatırasını, hafızasını hem ferdi hem de milli kimliğini, açıkçası her şeyini kaybetmeye yüz tutmuştur. Dil şuurunu kaybeden bir millet, millet olma şerefini kaybetmekle yüz yüze gelir. Lisan ve yazısını kaybeden bir millet, hafızasını kaybetmiş demektir. Böyle bir millet, kendi kültürüne ve tarihine yabancılaşır, geçmişte ne olduğunu unutur, bugün ve gelecekte ne olacağını bilemez hale gelir.
Osmanlıca; Türklerin yüzyıllar boyunca geliÅŸtirdikleri özgün bir dildir. Hem Arapçadan hem Farsçadan faydalanmış ama ikisi de olmamıştır.  Gelecekle geçmiÅŸ arasındaki köprüyü saÄŸlam kurabilmenin yolu, Osmanlı Türkçesini okuyup anlayabilmekten geçmektedir. Millî kültürümüzün temelini oluÅŸturan eserlerimizin hemen hemen tamamı, Osmanlıca’yla yazılmıştır. Hâlbuki yeni neslimiz, dedesinden kalmış bir kitap veya eski bir tapu senedinin, bir paranın, bir çeÅŸme kitabesi, tarihî bir çarşı giriÅŸi ya da belki her gün altından geçtiÄŸi üniversite giriÅŸ kapısında yazılı olan Osmanlıca metnini okuyamadığı gibi, gerek ne manaya geldiÄŸi, gerekse estetik zevkini yudumlama imkânından mahrumdur. Üzerinde güneÅŸ batmayan koca bir cihan devletinin dayandığı sırrın perde arkasındaki çaÄŸ açıp çaÄŸ kapayan bir kültürün mirasçıları olan bizlerin, birkaç yıl deÄŸil, asırlarca tüm dünyayı adâlet ve ÅŸefkatiyle avucuna alan ve ışık saçan o güzelliklerin hayret verici altyapısını araÅŸtırma gereÄŸi ne kadar açıktır.

Diğer Yazılarımız